SERRA MOHAMMED VALİPOUR İSİMLİ KIZLA İLGİLİ BASINDA VE MEDYADA SN. ADNAN OKTAR'A YÖNELTİLEN İDDİALARIN DOĞRUSU VE AÇIKLAMALAR
1 İDDİA:
Serra'nın ifadeleri sonrası havalimanından Türkiye'ye giriş yaparken yakalanan anne Dilek Çelikten tutuklanarak cezaevine gönderildi.
GERÇEK:
Dilek Çelikten, Serra'nın ifadelerinden dolayı aranıyor olsaydı, yakalanırdı. Çünkü 2018’de, henüz oturum izni devam ederken kendi isteği ile İsviçre'den Türkiye’ye döndü. Kendi sahibi olduğu evde ikametgah sahibi olarak yaşamaktaydı. Adliyeye, resmi dairelere defalarca girip çıktı. Ne zaman ki Fırat Develioğlu ve Özkan Mamati'nin kızını kaçırması, kızı Serra’nın can güvenliğinden endişe etmesi sebebiyle şikayette bulundu, o zaman Özkan Mamati durumu haber alıp Ankara'ya giderek kumpas kurmuş ve Dilek hakkında yakalama kararı çıkartılmıştır.
2 İDDİA:
"Çengelköy'deki havuzlu evde bana hediye aldığı tavşan, ceylan, kuş, gibi hayvanlar vardı. Bu evde Coşkun P., Damla P., Bülent S., Erdem E., Uğur Ş., Sibel Y., Gülşah G., Gökalp B., Kartal G. ve Levent D. ve birçok kişi vardı. En küçük bendim. Diğer erkeklerin bana dokunması yasaktı. Ben hayvanlarla oynuyordum. "
GERÇEK:
Bahsi geçen hayvanlar Serra için alınmamış, bahsi geçen çiftlikte halihazırda bulunan hayvanlardır. Serra’nın buraya gitme sebebi Adnan Oktar’ın bulunduğu stüdyoda beş dakika kalması, istediği ilgiyi görmemesi nedeniyle yüzünün düşmesi üzerine ona şefkat duyan “ablaları”nın Serra’nın gönlünü yapmak istemesidir. Burada da Serra annesi ile birlikte hayvanları görüp kısa bir süre sonra ayrılmıştır ve Adnan Oktar o esnada orada değil, stüdyodadır.
3 İDDİA:
Adnan Oktar dekolteli kıyafetler giymemi istedi yanında. Anneme 'Artık Serra'yı bana verdin mi diye sordu. Annem de verdiğini söyledi.
GERÇEK:
Adnan Oktar, Serra ile annesiyle birlikte, iki kere ve beşer dakika görüşmüştür. Bu görüşmeler Serra’ya Adnan Oktar’ın sadece adını, yaşını, okulunu sorup hayır duası etmesinden ibarettir. Bu iki ziyaret, Serra ve annesinin kendi tatillerinde Türkiye’ye geldiği tarihlerdir. Bu sırada Serra, annesi ve üvey babası ile zaten İsviçre’de yaşamaktadır.
4 İDDİA:
Annem İsviçre'ye döndüğünde 'Kızım mehdi Adnan Oktar ile evlenecek diyordu'.
GERÇEK:
Bu iddia Serra’nın annesi ile babası arasındaki velayet davasında kullanılmak üzere uydurulmuş bir iftiradır. İranlı babanın, İsviçre’de yaşayan Türk anneden kızını almasının mümkün olmaması nedeniyle -öz baba Saber’in haberdar olduğu- beşer dakikalık iki seferden ibaret Adnan Oktar görüşmeleri kullanılarak velayetin baba Saber’e geçmesi için anne hakkında böyle galiz bir iftira uydurulmuştur.
5 İDDİA:
Emniyette ifadesi alınan Dilek Çelikten İsviçre'de A9 kanalını izledikleri sırada kızının Facebook üzerinden kediciklerle irtibat kurduğunu, daha sonra Adnan Oktar'la tanışmak istediği konusunda baskı kurduğunu anlattı. Kızının ısrarı üzerine Adnan Oktar'la tanışmak için İsviçre'den Türkiye'ye geldiklerini ifade etti.
GERÇEK:
Serra, kendi açtığı facebook hesabından A9 TV kanalını ve orada yayına çıkan kişileri eklemiştir. Bu kişilere sevgi dolu mesajlar göndermiştir. Türkiye’ye gittiklerinde kanala gidip güzelliklerine hayran olduğu “ablaları” ile tanışmak istemiştir. Annesi de ayet, hadis anlatan, bilgili görgülü oldukları görülen kişilerin yayın yaptığı, devletin izin verdiği bir kanalın stüdyosuna kızıyla birlikte gitmekten çekinmemiştir. Serra ve annesi Adnan Oktar’la tanışmak için değil kendi okul tatili zamanında her zaman geldikleri gibi Türkiye’ye gelmişlerdir. Bu kanal ziyareti anne- kızın başka her yeri gezmesi gibi bir etkinliklerinden ibarettir.
Haberde algı oluşturmak amacıyla kasıtlı olarak üzerinde oynanıp kesilerek yayınlanan fotoğrafın orjinali
Fotoğrafın orjinalinde Serra'nın annesiyle birlikte Sayın Adnan Oktar'la çektirdiği fotoğraf, sanki Adnan Oktar'la Serra M.V. birlikte yalnızlarmış imajı oluşturmak amacıyla, haberde annesinin bulunduğu kısım özellikle kesilerek kamuoyu yanıltılmaya çalışılmıştır.
Sayın Adnan Oktar
ve Arkadaşlarına Karşı
SERRA MOHAMMAD VALIPOUR
İsimli Kız Üzerinden
Yürütülen Kumpasın İç Yüzü
Serra, görüşmelerinden sonra da stüdyoda tanıştığı -haberde adı geçen- kişilere sevgilerini iletmiş, birlikte çekildikleri fotoğrafları göndermeleri için mail adresini vermiştir. İddia edilen olaylar yaşanmış olsaydı bu yazışmaların yapıldığı zamanın Serra'nın sevgi gösterdiği değil bu arkadaş grubuyla iletişimi kestiği travmatik bir dönem olması gerekirdi.
Serra, görüşmelerinden sonra -zorla attırılan iftira beyanlarının aksine kendisine hiçbir kötülük yapmayan- Adnan Oktar'ın doğum gününü kutlamıştır. Bu mesajında Adnan Oktar'la görüşmek için özel olarak değil kendi okulunun "yaz tatilinde" gelebildiğini belirtmiştir ve evlenmenin değil "okuyup doktor olma"nın hayalini kurmaktadır. Çünkü kendisiyle sadece sağlığı, mutluluğu, eğitimi hakkında konuşulmuş ve dua edilmiştir.
Serra görüşmelerinden sonraki bir tarihte sınıf birincisi olmuş ve hatta bu birinciliği "hocam" diye bahsettiği Adnan Oktar'a hediye etmiştir. İddialar gerçek olsa idi travma yaşayan bir çocuğun notlarının düşeceği ve sözde bunu yaşatan kişiden sevgiyle bahsetmeyeceği açıktır.
Serra, 2017 yılında, annesinin yanında bile kalmıyorken kendi cep telefonundan Adnan Oktar'ın arkadaşına ulaşmış ve Adnan Oktar'dan "hocamız" diyerek bahsetmiştir. Serra, iddia edilen eylemlere maruz kalmış olsaydı kendi isteği ile sevgi ve selamlarını iletmez, iletişim dahi kurmazdı.
Serra, Adnan Oktar davasının husumetli müştekilerinin kontrolü altındadır. Hür iradesi ile vermiş olduğu tek bir ifadesi yoktur. Verdiği tüm ifadeleri ve babasının ifadeleri birbiriyle çelişkilidir. İsviçre'de okumakta iken husumetli Özkan Mamati, Uğur Şahin, Serpil Ekşioğlu tarafından kandırılıp Fırat Develioğlu gözetiminde tutulmak için Kazakistan'a gönderilen, o sırada reşit olmayan Serra fotoğraflarda önce Özkan Mamati'nin bekar evinde, sonra ellerinde bira şişeleri ile gece yatta, sabah sucuk partisinde görülmektedir.
SERRA'NIN GERÇEK DIŞI İDDİALARINDAKİ ÇELİŞKİLER
– Serra Mohammad Valipour A9 TV stüdyosuna İstanbul ziyareti içinde 2 kere, sadece 5'er dakika kalacak şekilde ANNESİYLE BİRLİKTE uğramıştır
Serra MohammadValipour, annesiyle birlikte her yıl mutat gerçekleştirdiği bir İstanbul ziyareti sırasında KENDİ İSTEĞİYLE A9 TV stüdyolarına ANNESİYLE BİRLİKTE GELMİŞ, canlı yayın arasında, oldukça kalabalık bir ortamda Sn. Adnan Oktar ile sadece 5-10 dakika görüşmüştür.
BU GÖRÜŞMELERİN İKİSİNDE DE ANNESİ DİLEK ÇELİKTEN YANINDADIR.
BU GÖRÜŞMELERİN İKİSİ DE 10-15 KİŞİNİN BULUNDUĞU KALABALIK ORTAMLARDA GERÇEKLEŞMİŞTİR.
İKİSİNDE DE ADNAN OKTAR SADECE HAL-HATIR SORMUŞ, HAYIR DUASINDA BULUNMUŞ VE ONLARI GÖNDERMİŞTİR.
HATTA SERRA, GÖRÜŞMENİN BU KADAR KISA SÜRMESİNDEN DOLAYI İÇERLEMİŞTİR.
Serra MohammadValipour, cinsel suçlamalarının bu ayaküstü görüşmelerde gerçekleştiğini iddia edip YALAN SÖYLEMEKTEDİR.
– O sırada 10 yaşında ve tam anlamıyla çocuk görünümünde olan Serra MohammadValipour'un dokunma yoluyla taciz iddiaları iftira olmasının yanında mantıksızdır
Serra MohammadValipour, stüdyoya annesiyle birlikte geldiği tarihte 10 yaşındadır. 10 yaşındaki bir insan, tam anlamıyla çocuk görünümündedir. Ortada belirginleşmiş hiçbir vücut hattı yoktur, kadınsı hiçbir görünüm oluşmamıştır, bir genç kıza benzer hiçbir görüntüsü yoktur.
Serra bu görünümü ve bu haliyle kıyafetinin üzerinden göğüslerine ellendiğini ve okşandığını iddia etmektedir. Herhangi bir göğüs çıkıntısı olmayan bir çocuğun kıyafetinin üzerinden, olmayan göğsünü okşamanın bir amacı ve bir hazzı olmayacağı açıktır.
– A9 TV yayınlarına katılan onlarca güzel genç bayan varken, sıradan küçük bir kız çocuğunun özellikle İsviçre'den getirildiği iddiası mantıksızdır
A9 TV kanalında canlı yayınlar, birçok genç ve güzel insan ile birlikte gerçekleştirilmektedir. Sn. Adnan Oktar'ın arkadaş çevresinde oldukça güzel ve genç bayanlar bulunmaktadır. Ortada böyle açık durum varken, hiçbir kadınsı görünüme sahip olmayan, hiçbir fizik ayrıcalığı veya üstünlüğü bulunmayan sıradan küçük bir kız çocuğunu Sn. Adnan Oktar'ın özellikle getirttiğini varsaymak şiddetli bir akıl tutulmasıdır.
– Serra MohammadValipour dışında bu konuda tek bir şikayetçi bulunmaması, Serra'nın bu iftira için özel olarak kullanıldığının ispatıdır
A9 TV stüdyosu, insanların sürekli olarak gidip geldiği, ailelerin çocuklarıyla misafir edildiği işlek bir mekandır. Stüdyoya kendi aileleriyle birlikte yüzlerce küçük kız çocuğu gelmiştir, ziyaretlerini yapıp gitmişlerdir. Tek bir kişi ile ilgili dahi böyle bir eylem ithamı yokken, sadece Serra MohammadValipour'un böylesine garip ithamlarla ortaya çıkması iftira için özel olarak kullanıldığını göstermektedir. Bu genç kızın, çocuk yaşlarından itibaren husumetli müştekilerle bağlantı halinde olması, onların ablukası altında hareket etmesi ve halen onların evlerinde kalması, bu kumpas davasında kullanıldığının açık delilidir.
– Serra MohammadValipour, iki stüdyo ziyareti sonrasında da evine neşe içinde dönmüş, hemen ve hatta yıllar sonra tekrar görüşmek istemiştir
Serra MohammadValipour her iki stüdyo ziyareti sonrasında Pendik'teki evlerine neşe içinde döndüğüne, üvey babası ve aynı apartmanda kalan diğer akrabaları şahittir. Serra söz konusu stüdyo ziyaretinin hemen akabinde tekrar tekrar stüdyoya gelmek istemiştir.
Serra, 2017 yılında tekrar camia ile bağlantı kurmuş ve mesajlaştığı Hayri Can Dağtekin'e tekrar Sn. Adnan Oktar ile görüşmek istediğini bizzat kendisi söylemiştir. Ancak buna rağmen bu dönemde böyle bir görüşme gerçekleşmemiştir.
Bir çocuk gerçekten cinsel istismara uğramış olsa, başına gelenlerin hemen akabinde evine büyük bir neşe içinde dönmez, stüdyoda geçirdiği dakikaları büyük bir coşkuyla akrabalarına ve tanıdıklarına anlatmaz ve hemen akabinde ve hatta yıllar sonra tekrar kendisine saldıran kişiyle görüşmek istemezdi.
– Serra Mohammad Valipour A9 TV stüdyosuna İstanbul ziyareti içinde 2 kere, sadece 5'er dakika kalacak şekilde ANNESİYLE BİRLİKTE uğramıştır
Serra MohammadValipour, annesiyle birlikte her yıl mutat gerçekleştirdiği bir İstanbul ziyareti sırasında KENDİ İSTEĞİYLE A9 TV stüdyolarına ANNESİYLE BİRLİKTE GELMİŞ, canlı yayın arasında, oldukça kalabalık bir ortamda Sn. Adnan Oktar ile sadece 5-10 dakika görüşmüştür.
BU GÖRÜŞMELERİN İKİSİNDE DE ANNESİ DİLEK ÇELİKTEN YANINDADIR.
BU GÖRÜŞMELERİN İKİSİ DE 10-15 KİŞİNİN BULUNDUĞU KALABALIK ORTAMLARDA GERÇEKLEŞMİŞTİR.
İKİSİNDE DE ADNAN OKTAR SADECE HAL-HATIR SORMUŞ, HAYIR DUASINDA BULUNMUŞ VE ONLARI GÖNDERMİŞTİR.
HATTA SERRA, GÖRÜŞMENİN BU KADAR KISA SÜRMESİNDEN DOLAYI İÇERLEMİŞTİR.
Serra MohammadValipour, cinsel suçlamalarının bu ayaküstü görüşmelerde gerçekleştiğini iddia edip YALAN SÖYLEMEKTEDİR.
– O sırada 10 yaşında ve tam anlamıyla çocuk görünümünde olan Serra MohammadValipour'un dokunma yoluyla taciz iddiaları iftira olmasının yanında mantıksızdır
Serra MohammadValipour, stüdyoya annesiyle birlikte geldiği tarihte 10 yaşındadır. 10 yaşındaki bir insan, tam anlamıyla çocuk görünümündedir. Ortada belirginleşmiş hiçbir vücut hattı yoktur, kadınsı hiçbir görünüm oluşmamıştır, bir genç kıza benzer hiçbir görüntüsü yoktur.
Serra bu görünümü ve bu haliyle kıyafetinin üzerinden göğüslerine ellendiğini ve okşandığını iddia etmektedir. Herhangi bir göğüs çıkıntısı olmayan bir çocuğun kıyafetinin üzerinden, olmayan göğsünü okşamanın bir amacı ve bir hazzı olmayacağı açıktır.
– A9 TV yayınlarına katılan onlarca güzel genç bayan varken, sıradan küçük bir kız çocuğunun özellikle İsviçre'den getirildiği iddiası mantıksızdır
A9 TV kanalında canlı yayınlar, birçok genç ve güzel insan ile birlikte gerçekleştirilmektedir. Sn. Adnan Oktar'ın arkadaş çevresinde oldukça güzel ve genç bayanlar bulunmaktadır. Ortada böyle açık durum varken, hiçbir kadınsı görünüme sahip olmayan, hiçbir fizik ayrıcalığı veya üstünlüğü bulunmayan sıradan küçük bir kız çocuğunu Sn. Adnan Oktar'ın özellikle getirttiğini varsaymak şiddetli bir akıl tutulmasıdır.
– Serra MohammadValipour dışında bu konuda tek bir şikayetçi bulunmaması, Serra'nın bu iftira için özel olarak kullanıldığının ispatıdır
A9 TV stüdyosu, insanların sürekli olarak gidip geldiği, ailelerin çocuklarıyla misafir edildiği işlek bir mekandır. Stüdyoya kendi aileleriyle birlikte yüzlerce küçük kız çocuğu gelmiştir, ziyaretlerini yapıp gitmişlerdir. Tek bir kişi ile ilgili dahi böyle bir eylem ithamı yokken, sadece Serra MohammadValipour'un böylesine garip ithamlarla ortaya çıkması iftira için özel olarak kullanıldığını göstermektedir. Bu genç kızın, çocuk yaşlarından itibaren husumetli müştekilerle bağlantı halinde olması, onların ablukası altında hareket etmesi ve halen onların evlerinde kalması, bu kumpas davasında kullanıldığının açık delilidir.
– Serra MohammadValipour, iki stüdyo ziyareti sonrasında da evine neşe içinde dönmüş, hemen ve hatta yıllar sonra tekrar görüşmek istemiştir
Serra MohammadValipour her iki stüdyo ziyareti sonrasında Pendik'teki evlerine neşe içinde döndüğüne, üvey babası ve aynı apartmanda kalan diğer akrabaları şahittir. Serra söz konusu stüdyo ziyaretinin hemen akabinde tekrar tekrar stüdyoya gelmek istemiştir.
Serra, 2017 yılında tekrar camia ile bağlantı kurmuş ve mesajlaştığı Hayri Can Dağtekin'e tekrar Sn. Adnan Oktar ile görüşmek istediğini bizzat kendisi söylemiştir. Ancak buna rağmen bu dönemde böyle bir görüşme gerçekleşmemiştir.
Bir çocuk gerçekten cinsel istismara uğramış olsa, başına gelenlerin hemen akabinde evine büyük bir neşe içinde dönmez, stüdyoda geçirdiği dakikaları büyük bir coşkuyla akrabalarına ve tanıdıklarına anlatmaz ve hemen akabinde ve hatta yıllar sonra tekrar kendisine saldıran kişiyle görüşmek istemezdi.
SERRA CİDDİ PSİKOLOJİK SORUNLARI OLAN BİR KIZDIR
– Serra Mohammadvalipour Psikolojik Yapısında Dalgalanmalar Olan Sorunlu Bir Kişidir
Serra MohammadValipour, yaşamındaki pek çok örnekten anlaşılabileceği gibi, kişilik olarak riskli ve tehlikeli olayların içine rahatlıkla girerek dikkat çekmeyi seven, kolayca yalan söyleyebilen, iftira suçlamalarla insanlarla uğraşmayı ve bu şekilde ilgi çekmeyi alışkanlık haline getirmiş olan kişilikte bir insandır.
– Serra MohammadValipour'un sorunlu olduğu İsviçre Heim devlet kurumu yetkilileri tarafından hemen anlaşılmıştır
Serra MohammadValipour, İran'dan babasının yanından dönmesinden bir süre sonra annesine cinsel isnatlar içeren bir iftira atmış ve Heim adı verilen devlet kurumuna yerleştirilmiştir. Devlet kurumuna yerleştirilmesinin hemen akabinde Heim yetkilileri Serra'nın problemli bir çocuk olduğunu anlamışlardır.
– İsviçre Heim devlet kurumu yetkilileri Serra MohammadValipour'un annesine iftira attığını anlamışlardır
Serra'nın Heim'a geçişinin ardından hakkındaki iddialar ve Serra'nın suçlamaları nedeniyle annesi Dilek Çelikten'i Heim'a çağırmışlardır. Yetkililer anne Dilek Çelikten'i dinledikten sonra anneye hiçbir suçlama yöneltmemişler, anneyi mahkemeye bile sevk etmemişlerdir. Suçlu olmadığını, Serra'nın kendi öz annesine iftira attığını anlamışlardır.
– İsviçre Heim devlet kurumu yetkilileri Serra'nın kendisine kasıtlı olarak zarar verip suçu annesine atabilecek potansiyelde olduğunu söylemişlerdir
Heim yetkilileri anne Dilek Çelikten'e, Serra'nın kendisine zarar verme potansiyeli yüksek bir çocuk olduğunu; kendisine küçük fiziki bir zarar verebileceği ve bundan dolayı da annesini dahi suçlayabileceğini, bu tip şeylere hazırlıklı olması gerektiğini söylemişlerdir. Kurum yetkilileri, bu tip bir olay olduğunda Serra'nın psikolojik durumunu gayet iyi bildiklerinden çocuğun söylediklerine itibar etmeseler de, bu konuda anne Dilek Çelikten'in bunu yapmadığını kanıtlama ihtimalinin zor olacağını, bu potansiyel durumun kendisinin zor durumda kalabileceğini belirterek kendisini uyarmışlardır.
Heim başkanı ise, Serra'nın hayal gücünün ve fantezilerinin yüksek olduğunu, böyle çocukların, istediklerini yaptırabilmek için herkesi suçlayacak potansiyelde olduklarını, hatta ailelerini bile suçladıklarını belirtmiştir.
– Heim görevlisi pedagog, Serra’yı görür görmez psikiyatrik tedaviye göndermiştir
Heim görevlisi pedagog, Serra’yı görür görmez psikiyatrik tedaviye göndermiş ve annesini geri isteyen babasının kurban ettiği Serra o dönemde Luzern Kantonsspital’da psikiyatrik tedavi görmüştür.
– Serra MohammadValipour, yanına yerleştirildiği 3 koruyucu aileye de iftira atmıştır
Serra sorunlu bir çocuk olduğu için ilk olarak ona pedagog bir annenin bulunduğu bir aile seçilmiştir. Ancak Serra, bu kadını "kendisini aç bıraktığı" gerekçesi ile şikayet ederek evden ayrılmıştır.
İkinci ailenin yanından iken balkona çıkmış, anahtarı evde bırakmış ve kendisini karda balkonda bıraktıkları gerekçesiyle polis çağırarak aileyi şikayet etmiştir.
Üçüncü ailenin yanından ise doğrudan kaçmış ve babasının yanına İran'a gitmiştir.
Kendisini almak isteyen bir Türk ailenin yanında ise sadece 2 gün kalabilmiştir. Bunun nedeni ailenin oğluna, anne-babanın olmadığı ortamlarda kötü davranması ve hakaret etmesidir.
– Serra MohammadValipour, kendi akrabalarına dahi iftira atmaktan çekinmemiştir
Serra MohammadValipour, kuzeni H.Ç'yi kendisini kömürlükte sıkıştırmakla suçlamıştır. Konuyla ilgili whatsapp konuşmaları şu şekildedir:
– İftiraya meyilli kişiliği nedeniyle Serra MohammadValipour, husumetlilerin başlattığı kumpas davalarında rahatça kullanılmıştır
Bu sorunlu kişiliğinden dolayı Serra MohammadValipour, ilk olarak kendi öz babası Saber MohammadValipour, ardından da bir kısım husumetliler tarafından iftira atması için yoğun olarak kullanılmıştır. Bu kişiler, Serra'nın zaaflarından faydalanmışlar, ona güzel evlerde, hatta yatlarda çeşitli imkanlar sağlamışlar, iyi bir yaşam temin edecekleri vaadinde bulunarak onu ikna etmişlerdir. Serra, karakter olarak suç atma tiyniyetinde bir insan olduğundan ve bundan hayatının hiçbir döneminde çekinmediğinden, istenilen yalanı hemen kendisine söyletebilmişlerdir.
– Serra Mohammadvalipour Psikolojik Yapısında Dalgalanmalar Olan Sorunlu Bir Kişidir
Serra MohammadValipour, yaşamındaki pek çok örnekten anlaşılabileceği gibi, kişilik olarak riskli ve tehlikeli olayların içine rahatlıkla girerek dikkat çekmeyi seven, kolayca yalan söyleyebilen, iftira suçlamalarla insanlarla uğraşmayı ve bu şekilde ilgi çekmeyi alışkanlık haline getirmiş olan kişilikte bir insandır.
– Serra MohammadValipour'un sorunlu olduğu İsviçre Heim devlet kurumu yetkilileri tarafından hemen anlaşılmıştır
Serra MohammadValipour, İran'dan babasının yanından dönmesinden bir süre sonra annesine cinsel isnatlar içeren bir iftira atmış ve Heim adı verilen devlet kurumuna yerleştirilmiştir. Devlet kurumuna yerleştirilmesinin hemen akabinde Heim yetkilileri Serra'nın problemli bir çocuk olduğunu anlamışlardır.
– İsviçre Heim devlet kurumu yetkilileri Serra MohammadValipour'un annesine iftira attığını anlamışlardır
Serra'nın Heim'a geçişinin ardından hakkındaki iddialar ve Serra'nın suçlamaları nedeniyle annesi Dilek Çelikten'i Heim'a çağırmışlardır. Yetkililer anne Dilek Çelikten'i dinledikten sonra anneye hiçbir suçlama yöneltmemişler, anneyi mahkemeye bile sevk etmemişlerdir. Suçlu olmadığını, Serra'nın kendi öz annesine iftira attığını anlamışlardır.
– İsviçre Heim devlet kurumu yetkilileri Serra'nın kendisine kasıtlı olarak zarar verip suçu annesine atabilecek potansiyelde olduğunu söylemişlerdir
Heim yetkilileri anne Dilek Çelikten'e, Serra'nın kendisine zarar verme potansiyeli yüksek bir çocuk olduğunu; kendisine küçük fiziki bir zarar verebileceği ve bundan dolayı da annesini dahi suçlayabileceğini, bu tip şeylere hazırlıklı olması gerektiğini söylemişlerdir. Kurum yetkilileri, bu tip bir olay olduğunda Serra'nın psikolojik durumunu gayet iyi bildiklerinden çocuğun söylediklerine itibar etmeseler de, bu konuda anne Dilek Çelikten'in bunu yapmadığını kanıtlama ihtimalinin zor olacağını, bu potansiyel durumun kendisinin zor durumda kalabileceğini belirterek kendisini uyarmışlardır.
Heim başkanı ise, Serra'nın hayal gücünün ve fantezilerinin yüksek olduğunu, böyle çocukların, istediklerini yaptırabilmek için herkesi suçlayacak potansiyelde olduklarını, hatta ailelerini bile suçladıklarını belirtmiştir.
– Heim görevlisi pedagog, Serra’yı görür görmez psikiyatrik tedaviye göndermiştir
Heim görevlisi pedagog, Serra’yı görür görmez psikiyatrik tedaviye göndermiş ve annesini geri isteyen babasının kurban ettiği Serra o dönemde Luzern Kantonsspital’da psikiyatrik tedavi görmüştür.
– Serra MohammadValipour, yanına yerleştirildiği 3 koruyucu aileye de iftira atmıştır
Serra sorunlu bir çocuk olduğu için ilk olarak ona pedagog bir annenin bulunduğu bir aile seçilmiştir. Ancak Serra, bu kadını "kendisini aç bıraktığı" gerekçesi ile şikayet ederek evden ayrılmıştır.
İkinci ailenin yanından iken balkona çıkmış, anahtarı evde bırakmış ve kendisini karda balkonda bıraktıkları gerekçesiyle polis çağırarak aileyi şikayet etmiştir.
Üçüncü ailenin yanından ise doğrudan kaçmış ve babasının yanına İran'a gitmiştir.
Kendisini almak isteyen bir Türk ailenin yanında ise sadece 2 gün kalabilmiştir. Bunun nedeni ailenin oğluna, anne-babanın olmadığı ortamlarda kötü davranması ve hakaret etmesidir.
– Serra MohammadValipour, kendi akrabalarına dahi iftira atmaktan çekinmemiştir
Serra MohammadValipour, kuzeni H.Ç'yi kendisini kömürlükte sıkıştırmakla suçlamıştır. Konuyla ilgili whatsapp konuşmaları şu şekildedir:
– İftiraya meyilli kişiliği nedeniyle Serra MohammadValipour, husumetlilerin başlattığı kumpas davalarında rahatça kullanılmıştır
Bu sorunlu kişiliğinden dolayı Serra MohammadValipour, ilk olarak kendi öz babası Saber MohammadValipour, ardından da bir kısım husumetliler tarafından iftira atması için yoğun olarak kullanılmıştır. Bu kişiler, Serra'nın zaaflarından faydalanmışlar, ona güzel evlerde, hatta yatlarda çeşitli imkanlar sağlamışlar, iyi bir yaşam temin edecekleri vaadinde bulunarak onu ikna etmişlerdir. Serra, karakter olarak suç atma tiyniyetinde bir insan olduğundan ve bundan hayatının hiçbir döneminde çekinmediğinden, istenilen yalanı hemen kendisine söyletebilmişlerdir.
SERRA MOHAMMADVALIPOUR KUMPAS DAVASINA NASIL ALET EDİLDİ
Serra MohammadValipour'a, babasının açtığı velayet davası sırasında yalan söyletilmiş ve bu yalan Adnan Oktar davasında kullanılmıştır
Serra'nın babası Saber MohammadValipour, kızının velayetini alabilmek için bir plan kurgulamış, bir istismar senaryosu oluşturulmuş ve annesinin de bu istismarı organize eden kişi olduğu yalanını söylemiştir. Çünkü ancak Serra'ya bu yalanı söyleterek annedeki vekaleti alabileceğini düşünmüştür. Söz konusu istismar iddiası o sırada da sadece sözde kalmış, delillendirilememiş, dahası baba Saber MohammadValipour kızıyla normal hayatına devam etmiştir.
Oysa gerçekten bir istismar durumu olsa, bir babanın bu kadar kayıtsız kalabilmesi kuşkusuz mümkün olmazdı.
Gerçekten bir istismar durumu olsa, bunu duyan mahkemelerin de kayıtsız kalması mümkün olmaz, hemen bir soruşturma başlatılırdı.
Ancak bunların hiçbiri olmamıştır. Çünkü isnat YALANDIR.
Husumetli müştekiler, velayet davasındaki istismar yalanını Adnan Oktar davasında kullanmışlar ve Serra MohammadValipour'u abluka altına almışlardır
Adnan Oktar davasında kumpasın mimarı husumetliler, dava dosyasına sanıklar ve onları tanıyanlar hakkında düzmece fişleme dosyası sunmuşlar, Serra için de “KIZI İSTEDİĞİMİZ AN TÜRKİYE’YE GETİREBİLİRİZ” yazmışlardır. Bunu gerçekten de yapmışlar, annesinin izni ve bilgisi dahi olmadan, özellikle bu davada ifade vermek üzere Serra MohammadValipour'u Türkiye'ye getirmişlerdir. Sadece Türkiye'ye getirtmekle kalmamışlar, çocuğu doğrudan kendileri ifade vermeye götürmüş ve çocuk şubeden kendileri teslim almışlardır. O sırada çocuğun yanında ebeveynlerinden kimse bulunmamaktadır.
Abluka altında ifade veren Serra MohammadValipour'un tüm beyanları birbiriyle çelişki içindedir
Serra MohammadValipour, ilk sorgusunda nispeten kısa ve içeriğinde hiçbir suç bulunmayan bir ifade vermiştir. Bu yetersiz bulunmuş olacak ki, sonradan tekrar emniyete getirilmiş ve sonra verdiği ifadelere yeni suçlamalar eklemiştir. Serra'nın mahkeme ifadesine kadar tüm ifadeleri çeşitli eklemelerle sürekli geliştirilmiştir.
Serra MohammadValipour, sözde başına gelenleri anlatmak için İsviçre'den Türkiye'ye büyük bir istekle gelmiş gibi gösterilmiştir. Eğer gerçekten böyle olsaydı, Serra'nın gelir gelmez ilk anlatacağı şeyler bu eylemin detayları olurdu. Ancak ifadesinde böyle bir şeyden hiç bahsetmeyip, bu iddianın sonraki ifadelerde birdenbire oluşması, çelişkiler barındırması ve ifadelerin sürekli olarak değişip geliştirilmesi, burada organize bir iftiranın söz konusu olduğunu göstermektedir.
Serra MohammadValipour'un annesi, Adnan Oktar ile birlikte çektirdikleri fotoğraftan kasıtlı olarak çıkarılmıştır
Kumpası kurgulayan husumetli müştekiler, Serra MohammadValipour'un telefonundaki fotoğraflara el koymuşlar ve üzerinde oynamalar yaparak bu fotoğrafları dava dosyasına sunmuşlardır. Husumetli müştekiler, Serra MohammadValipour'un Adnan Oktar ile çektirdiği fotoğraftan annesi Dilek Çelikten'i keserek dosyaya sunmuş ve evrakta sahtecilik yapmıştır. Bu fotoğraf bu haliyle aynı kişiler tarafından basına da servis edilmiş ve halen bir kısım basın tarafından pervasızca yalan habercilikte kullanılmaktadır.
Oysa fotoğrafın gerçek hali şu şekildedir:
CİNSEL SALDIRI
İFTİRASI, VELAYET DAVALARINDA ORTAYA ATILAN EN KLASİK İFTİRA ŞEKLİDİR.
Serra MohammadValipour
da velayetinin babasına geçmesi için annesine karşı bu iftirayı bir silah
olarak kullanmıştır. Babası da bu tür sahtekarlıklarda tecrübeli olduğu için,
kızına attırdığı ve annesini de sözde azmettirici olarak içine kattığı gerçek
dışı bir cinsel saldırı iftirasıyla hem çocuğun velayetini almayı hem de kendisinden
boşandığı için kinli olduğu karısından intikam alımayı planlamıştır. Kızını da
bu iftirayı atması ve mağdur rolünü oynaması için özel olarak eğitmiştir.
Aşağıda benzer konulu
cinsel saldırı iftiralarıyla ilgili Yargıtay kararlarından bazı örnekler yer almaktadır:
VELAYET DAVASI VE HUSUMET NEDENİYLE CİNSEL SALDIRI İDDİALARINA YÖNELİK BAZI YARGITAY
KARARLARI
1- İddianın VELAYET İDDİALARINA BAĞLI OLARAK ileri sürülme
şüphesi:
“Mağdurenin velâyetinin önce
annesinde olduğu, annesi
evlendikten sonra ise
babası olan sanığa verildiği, mağdurenin VELÂYETİ
BABASINDA OLDUĞU ZAMANLARDA 15 günde bir annesinin yanına gittiği,
11.06.2009 tarihinde de annesinin yanına gittikten sonra, annesi olan S..
T..'in kolluğa giderek eski eşi olan sanığın mağdureye karşı cinsel
davranışlarda bulunduğunu iddia ettiği, bu iddiaya bağlı olarak da tekrar VELÂYET
DAVASI AÇTIĞI, sekiz ay sonra beyanı alınan mağdurenin de annesinin
anlatımına uygun ifade de bulunduğu olayda, iddianın VELÂYET İDDİALARINA bağlı olarak ileri sürülme şüphesi,
mağdurenin 15 günlük görüşmelerde bunu ifade etmemesi ile müracaatın anneden
gelip, mağdure ifadesinin 8 ay sonra olması hususları dikkate alındığında,
atılı suçun sübutuna dair şüpheden uzak tam bir vicdanı kanı ve deliller
bulunmadığı anlaşıldığından, atılı suçtan sanığın beraati yerine, yazılı
şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı…” (Yargıtay 14. CD. 2012/6116 E. 2014/6551 K. 13/05/2014 T.)
2- Aşamalarda değişen anlatımlar, müracaatın olaydan bir yıl sonra ve
çocukların VELAYETİNİ ALMAK İSTEYEN öz anne tarafından yapılmış olması:
“…Mağdure, annesi katılan Nezaket
ve ablası olan tanık Sümeyye'nin aşamalarda değişen ve birbiriyle de
çelişen anlatımları, mağdurenin
Cumhuriyet Savcılığında alınan
04.09.2008 tarihli beyanında
sanık tarafından gerçekleştirilen iki eylemden bahsettiği halde,
25.02.2009 tarihli savcılık beyanında ilk eylemi anlatarak başkaca herhangi bir
olayın gerçekleşmediğini bildirmesi ve her iki beyanında olayların üvey annesi
ile birlikte ikamet ettikleri evde olduğunu söylemesine rağmen 15.09.2009
tarihli celsede olayların üvey annenin annesine ait evde yaşandığını
belirtmesi, bacaklarını okşama şeklinde tezahür eden ikinci eylemi ablası tanık
Sümeyye'nin de gördüğünü söylediği halde, tanık Sümeyye'nin bu konuda aynı
celse çelişkili beyanlarda bulunması ve bu karışıklığa geçerli bir açıklama
getirememesi, katılan Nezaket'in müracaatında
sanığın her iki
kızına yönelik cinsel
eylemleri bulunduğunu bildirmesine
karşın tanık Sümeyye'nin sanığın
kendisine herhangi bir cinsel davranışta bulunmadığını net olarak ifade etmesi,
müracaatın, olaydan yaklaşık olarak bir
yıl sonra, üvey anne tarafından gerçekleştirildiği iddia olunan kötü muamele
mahiyetindeki eylemler nedeniyle şikâyetçi olunurken ve ÇOCUKLARIN
VELÂYETİNİ ALMAK İSTEYEN ÖZ ANNE tarafından yapılmış olması, sanığın
suçlamaları kabul etmediğine dair istikrarlı savunmaları ve bu savunmayı
doğrulayan tanık anlatımları ile tüm dosya içeriğinden, sanığın atılı suçu
işlediğine ilişkin cezalandırılmasına yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve
inandırıcı delil bulunmadığının anlaşılması karşısında, şüpheden sanık
yararlanır ilkesi de nazara alınarak atılı suçtan beraati yerine yazılı
gerekçeyle mahkûmiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı…” (Yargıtay
14. CD. 2012/11463 E. 2014/8940 K. 30/06/2014 T.)
3- Mağdurun ve katılanın çelişkili ifadelerde bulunduğu, katılanın
mağduru teslimden kaçındığı, boşanma davası, VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ davası
ve anlaşmazlıklar olduğu:
Mağdur ve katılan beyanları, suça sürüklenen çocuğun savunmaları, tanık
anlatımları, adli muayene raporları ve tüm dosya kapsamına göre, katılan ... ile eşi ... arasında boşanma
davası ve anlaşmazlıklar olduğu, katılanın kişisel ilişki tesisi kapsamında
02.07.2015 tarihinde teslim alınarak 31.07.2015 tarihinde teslim etmesi gereken
mağdur ve abisini annelerine teslimden
kaçındığı, bu süreçte dosya içerisine alınan evraklardan katılan hakkında,
çocuğun kaçırılması ve alıkonulması, tehdit, hakaret, çocuk teslimi emrine muhalefet
suçlarından soruşturma yapılıp Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/387
Esas sayılı dosyasında, çocuk teslimi emrine muhalefet suçundan ise Ankara 16.
İcra Ceza Mahkemesinin 2016/43 Esas sayılı dosyasında kovuşturma yürütüldüğü,
ayrıca eşi ve eşinin yakınları haklarında iftira, hakaret, sosyal güvenlik
kurumuna sahte beyanda bulunma, vergi kaçırma, resmi evrakta sahtecilik
suçlarından şikayette bulunup VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ HUSUSUNDA
dava açtığı, hakkında yürütülen dosyalar kapsamında alınan savunmalarında,
çocukları teslim etmeme sebebi olarak şiddet görmeleri nedeniyle annelerinin
yanına gitmek istememelerini gösterip mağdurun teyzesinin oğlu olan suça
sürüklenen çocuk hakkındaki iddialardan hiç bahsetmemesine rağmen 01.03.2016
tarihli başvurusunda mağdurun 02.07.2015 tarihinden itibaren yanında olduğunu,
suça sürüklenen çocuğun gerçekleştirdiği eylemleri anlatması üzerine eşi ... ve
suça sürüklenen çocuğun ailesiyle görüştüğünü, çocuklara bunları kendi öğretmiş
olsa daha önceki savunmalarında da bu durumu kullanacağını, sonuç olarak suça
sürüklenen çocuğun cezalandırılmasını istediğini bildirdiği, Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığında talimat yoluyla alınan 25.03.2016 tarihli beyanında da
başvurusunu tekrarladığını belirterek çocuklarını Kurban Bayramında teslim
edecekken mağdurun bahsettiği cinsel istismar eylemleri nedeniyle teslim
etmediğini söylemek suretiyle çelişkili
ifadelerde bulunduğu, mağdurun çocuk
izlem merkezinde alınan beyanında önce kimsenin kendisini çıplak görmediğini,
kendisine dokunan olmadığını belirttiği halde devamında suça sürüklenen çocuğun
kendisine en az yüz kere “götçük yaptığı” şeklinde anlatımda bulunduğu, VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASI İÇİN
hazırlanan sosyal inceleme raporu dolayısıyla yapılan görüşmede ise annesinin
yanında iken Kütahya’da başına kötü bir şey gelip gelmediği sorulduğunda
“hayır” şeklinde cevap verdiği ve sosyal inceleme uzmanının iddiaya ilişkin
tereddütlerini anılan raporda belirttiği, suça sürüklenen çocuğun istikrarlı
bir şekilde suçlamayı inkar edip, mağdurun Kütahya’da yaşadığı dönemde mağdur
ve abisi ile birlikte oynadıklarını, ona kötü bir şey yapmadığını savunduğu
nazara alındığında, suça sürüklenen çocuğun atılı suçu işlediğine dair sübuta
ilişkin delillerin dosya içeriğiyle çelişmesi nedeniyle mahkumiyet kararı
yerinde olmadığı gibi eylemin sübutunun kabulü halinde ise suça sürüklenen
çocuğun, on iki yaşını ikmal ettiği 25.03.2015 ile babasının mağduru teslim
aldığı 02.07.2015 tarihleri arasında herhangi bir eylemde bulunduğunun da sabit
olmadığı anlaşıldığından atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde
mahkûmiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı…” (Yargıtay 14. CD. 2020/874 E. 2020/3985 K.
13/10/2020 T.)
BU TÜRKİYE'DE ÇOK UYGULANAN, BİLİNEN
BİR YÖNTEMDİR
Serra MohammadValipour'a, babasının açtığı velayet davası sırasında yalan söyletilmiş ve bu yalan Adnan Oktar davasında kullanılmıştır
Serra'nın babası Saber MohammadValipour, kızının velayetini alabilmek için bir plan kurgulamış, bir istismar senaryosu oluşturulmuş ve annesinin de bu istismarı organize eden kişi olduğu yalanını söylemiştir. Çünkü ancak Serra'ya bu yalanı söyleterek annedeki vekaleti alabileceğini düşünmüştür. Söz konusu istismar iddiası o sırada da sadece sözde kalmış, delillendirilememiş, dahası baba Saber MohammadValipour kızıyla normal hayatına devam etmiştir.
Oysa gerçekten bir istismar durumu olsa, bir babanın bu kadar kayıtsız kalabilmesi kuşkusuz mümkün olmazdı.
Gerçekten bir istismar durumu olsa, bunu duyan mahkemelerin de kayıtsız kalması mümkün olmaz, hemen bir soruşturma başlatılırdı.
Ancak bunların hiçbiri olmamıştır. Çünkü isnat YALANDIR.
Husumetli müştekiler, velayet davasındaki istismar yalanını Adnan Oktar davasında kullanmışlar ve Serra MohammadValipour'u abluka altına almışlardır
Adnan Oktar davasında kumpasın mimarı husumetliler, dava dosyasına sanıklar ve onları tanıyanlar hakkında düzmece fişleme dosyası sunmuşlar, Serra için de “KIZI İSTEDİĞİMİZ AN TÜRKİYE’YE GETİREBİLİRİZ” yazmışlardır. Bunu gerçekten de yapmışlar, annesinin izni ve bilgisi dahi olmadan, özellikle bu davada ifade vermek üzere Serra MohammadValipour'u Türkiye'ye getirmişlerdir. Sadece Türkiye'ye getirtmekle kalmamışlar, çocuğu doğrudan kendileri ifade vermeye götürmüş ve çocuk şubeden kendileri teslim almışlardır. O sırada çocuğun yanında ebeveynlerinden kimse bulunmamaktadır.
Abluka altında ifade veren Serra MohammadValipour'un tüm beyanları birbiriyle çelişki içindedir
Serra MohammadValipour, ilk sorgusunda nispeten kısa ve içeriğinde hiçbir suç bulunmayan bir ifade vermiştir. Bu yetersiz bulunmuş olacak ki, sonradan tekrar emniyete getirilmiş ve sonra verdiği ifadelere yeni suçlamalar eklemiştir. Serra'nın mahkeme ifadesine kadar tüm ifadeleri çeşitli eklemelerle sürekli geliştirilmiştir.
Serra MohammadValipour, sözde başına gelenleri anlatmak için İsviçre'den Türkiye'ye büyük bir istekle gelmiş gibi gösterilmiştir. Eğer gerçekten böyle olsaydı, Serra'nın gelir gelmez ilk anlatacağı şeyler bu eylemin detayları olurdu. Ancak ifadesinde böyle bir şeyden hiç bahsetmeyip, bu iddianın sonraki ifadelerde birdenbire oluşması, çelişkiler barındırması ve ifadelerin sürekli olarak değişip geliştirilmesi, burada organize bir iftiranın söz konusu olduğunu göstermektedir.
Serra MohammadValipour'un annesi, Adnan Oktar ile birlikte çektirdikleri fotoğraftan kasıtlı olarak çıkarılmıştır
Kumpası kurgulayan husumetli müştekiler, Serra MohammadValipour'un telefonundaki fotoğraflara el koymuşlar ve üzerinde oynamalar yaparak bu fotoğrafları dava dosyasına sunmuşlardır. Husumetli müştekiler, Serra MohammadValipour'un Adnan Oktar ile çektirdiği fotoğraftan annesi Dilek Çelikten'i keserek dosyaya sunmuş ve evrakta sahtecilik yapmıştır. Bu fotoğraf bu haliyle aynı kişiler tarafından basına da servis edilmiş ve halen bir kısım basın tarafından pervasızca yalan habercilikte kullanılmaktadır.
Oysa fotoğrafın gerçek hali şu şekildedir:
CİNSEL SALDIRI
İFTİRASI, VELAYET DAVALARINDA ORTAYA ATILAN EN KLASİK İFTİRA ŞEKLİDİR.
Serra MohammadValipour
da velayetinin babasına geçmesi için annesine karşı bu iftirayı bir silah
olarak kullanmıştır. Babası da bu tür sahtekarlıklarda tecrübeli olduğu için,
kızına attırdığı ve annesini de sözde azmettirici olarak içine kattığı gerçek
dışı bir cinsel saldırı iftirasıyla hem çocuğun velayetini almayı hem de kendisinden
boşandığı için kinli olduğu karısından intikam alımayı planlamıştır. Kızını da
bu iftirayı atması ve mağdur rolünü oynaması için özel olarak eğitmiştir.
Aşağıda benzer konulu
cinsel saldırı iftiralarıyla ilgili Yargıtay kararlarından bazı örnekler yer almaktadır:
VELAYET DAVASI VE HUSUMET NEDENİYLE CİNSEL SALDIRI İDDİALARINA YÖNELİK BAZI YARGITAY
KARARLARI
1- İddianın VELAYET İDDİALARINA BAĞLI OLARAK ileri sürülme
şüphesi:
“Mağdurenin velâyetinin önce
annesinde olduğu, annesi
evlendikten sonra ise
babası olan sanığa verildiği, mağdurenin VELÂYETİ
BABASINDA OLDUĞU ZAMANLARDA 15 günde bir annesinin yanına gittiği,
11.06.2009 tarihinde de annesinin yanına gittikten sonra, annesi olan S..
T..'in kolluğa giderek eski eşi olan sanığın mağdureye karşı cinsel
davranışlarda bulunduğunu iddia ettiği, bu iddiaya bağlı olarak da tekrar VELÂYET
DAVASI AÇTIĞI, sekiz ay sonra beyanı alınan mağdurenin de annesinin
anlatımına uygun ifade de bulunduğu olayda, iddianın VELÂYET İDDİALARINA bağlı olarak ileri sürülme şüphesi,
mağdurenin 15 günlük görüşmelerde bunu ifade etmemesi ile müracaatın anneden
gelip, mağdure ifadesinin 8 ay sonra olması hususları dikkate alındığında,
atılı suçun sübutuna dair şüpheden uzak tam bir vicdanı kanı ve deliller
bulunmadığı anlaşıldığından, atılı suçtan sanığın beraati yerine, yazılı
şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı…” (Yargıtay 14. CD. 2012/6116 E. 2014/6551 K. 13/05/2014 T.)
2- Aşamalarda değişen anlatımlar, müracaatın olaydan bir yıl sonra ve
çocukların VELAYETİNİ ALMAK İSTEYEN öz anne tarafından yapılmış olması:
“…Mağdure, annesi katılan Nezaket
ve ablası olan tanık Sümeyye'nin aşamalarda değişen ve birbiriyle de
çelişen anlatımları, mağdurenin
Cumhuriyet Savcılığında alınan
04.09.2008 tarihli beyanında
sanık tarafından gerçekleştirilen iki eylemden bahsettiği halde,
25.02.2009 tarihli savcılık beyanında ilk eylemi anlatarak başkaca herhangi bir
olayın gerçekleşmediğini bildirmesi ve her iki beyanında olayların üvey annesi
ile birlikte ikamet ettikleri evde olduğunu söylemesine rağmen 15.09.2009
tarihli celsede olayların üvey annenin annesine ait evde yaşandığını
belirtmesi, bacaklarını okşama şeklinde tezahür eden ikinci eylemi ablası tanık
Sümeyye'nin de gördüğünü söylediği halde, tanık Sümeyye'nin bu konuda aynı
celse çelişkili beyanlarda bulunması ve bu karışıklığa geçerli bir açıklama
getirememesi, katılan Nezaket'in müracaatında
sanığın her iki
kızına yönelik cinsel
eylemleri bulunduğunu bildirmesine
karşın tanık Sümeyye'nin sanığın
kendisine herhangi bir cinsel davranışta bulunmadığını net olarak ifade etmesi,
müracaatın, olaydan yaklaşık olarak bir
yıl sonra, üvey anne tarafından gerçekleştirildiği iddia olunan kötü muamele
mahiyetindeki eylemler nedeniyle şikâyetçi olunurken ve ÇOCUKLARIN
VELÂYETİNİ ALMAK İSTEYEN ÖZ ANNE tarafından yapılmış olması, sanığın
suçlamaları kabul etmediğine dair istikrarlı savunmaları ve bu savunmayı
doğrulayan tanık anlatımları ile tüm dosya içeriğinden, sanığın atılı suçu
işlediğine ilişkin cezalandırılmasına yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve
inandırıcı delil bulunmadığının anlaşılması karşısında, şüpheden sanık
yararlanır ilkesi de nazara alınarak atılı suçtan beraati yerine yazılı
gerekçeyle mahkûmiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı…” (Yargıtay
14. CD. 2012/11463 E. 2014/8940 K. 30/06/2014 T.)
3- Mağdurun ve katılanın çelişkili ifadelerde bulunduğu, katılanın
mağduru teslimden kaçındığı, boşanma davası, VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ davası
ve anlaşmazlıklar olduğu:
Mağdur ve katılan beyanları, suça sürüklenen çocuğun savunmaları, tanık
anlatımları, adli muayene raporları ve tüm dosya kapsamına göre, katılan ... ile eşi ... arasında boşanma
davası ve anlaşmazlıklar olduğu, katılanın kişisel ilişki tesisi kapsamında
02.07.2015 tarihinde teslim alınarak 31.07.2015 tarihinde teslim etmesi gereken
mağdur ve abisini annelerine teslimden
kaçındığı, bu süreçte dosya içerisine alınan evraklardan katılan hakkında,
çocuğun kaçırılması ve alıkonulması, tehdit, hakaret, çocuk teslimi emrine muhalefet
suçlarından soruşturma yapılıp Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/387
Esas sayılı dosyasında, çocuk teslimi emrine muhalefet suçundan ise Ankara 16.
İcra Ceza Mahkemesinin 2016/43 Esas sayılı dosyasında kovuşturma yürütüldüğü,
ayrıca eşi ve eşinin yakınları haklarında iftira, hakaret, sosyal güvenlik
kurumuna sahte beyanda bulunma, vergi kaçırma, resmi evrakta sahtecilik
suçlarından şikayette bulunup VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ HUSUSUNDA
dava açtığı, hakkında yürütülen dosyalar kapsamında alınan savunmalarında,
çocukları teslim etmeme sebebi olarak şiddet görmeleri nedeniyle annelerinin
yanına gitmek istememelerini gösterip mağdurun teyzesinin oğlu olan suça
sürüklenen çocuk hakkındaki iddialardan hiç bahsetmemesine rağmen 01.03.2016
tarihli başvurusunda mağdurun 02.07.2015 tarihinden itibaren yanında olduğunu,
suça sürüklenen çocuğun gerçekleştirdiği eylemleri anlatması üzerine eşi ... ve
suça sürüklenen çocuğun ailesiyle görüştüğünü, çocuklara bunları kendi öğretmiş
olsa daha önceki savunmalarında da bu durumu kullanacağını, sonuç olarak suça
sürüklenen çocuğun cezalandırılmasını istediğini bildirdiği, Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığında talimat yoluyla alınan 25.03.2016 tarihli beyanında da
başvurusunu tekrarladığını belirterek çocuklarını Kurban Bayramında teslim
edecekken mağdurun bahsettiği cinsel istismar eylemleri nedeniyle teslim
etmediğini söylemek suretiyle çelişkili
ifadelerde bulunduğu, mağdurun çocuk
izlem merkezinde alınan beyanında önce kimsenin kendisini çıplak görmediğini,
kendisine dokunan olmadığını belirttiği halde devamında suça sürüklenen çocuğun
kendisine en az yüz kere “götçük yaptığı” şeklinde anlatımda bulunduğu, VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASI İÇİN
hazırlanan sosyal inceleme raporu dolayısıyla yapılan görüşmede ise annesinin
yanında iken Kütahya’da başına kötü bir şey gelip gelmediği sorulduğunda
“hayır” şeklinde cevap verdiği ve sosyal inceleme uzmanının iddiaya ilişkin
tereddütlerini anılan raporda belirttiği, suça sürüklenen çocuğun istikrarlı
bir şekilde suçlamayı inkar edip, mağdurun Kütahya’da yaşadığı dönemde mağdur
ve abisi ile birlikte oynadıklarını, ona kötü bir şey yapmadığını savunduğu
nazara alındığında, suça sürüklenen çocuğun atılı suçu işlediğine dair sübuta
ilişkin delillerin dosya içeriğiyle çelişmesi nedeniyle mahkumiyet kararı
yerinde olmadığı gibi eylemin sübutunun kabulü halinde ise suça sürüklenen
çocuğun, on iki yaşını ikmal ettiği 25.03.2015 ile babasının mağduru teslim
aldığı 02.07.2015 tarihleri arasında herhangi bir eylemde bulunduğunun da sabit
olmadığı anlaşıldığından atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde
mahkûmiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı…” (Yargıtay 14. CD. 2020/874 E. 2020/3985 K.
13/10/2020 T.)
BU TÜRKİYE'DE ÇOK UYGULANAN, BİLİNEN
BİR YÖNTEMDİR